Loader

KAYIT DIŞI İSTİHDAM KONUSUNDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

 

 

Erkan KARAARSLAN

Maliye Bakanlığı

Muhasebat Başkontrolörü

 

 

  1. İstihdam Maliyetlerinin Yüksek Olmasından Kaynaklanan Sorunlar

Devletin, sosyal politika uygulamalarını, çalıştırılan kişi sayısı esas alınarak, işletmeler üzerine yönelik politikalarla gerçekleştirme eğiliminde olması, primleri bir istihdam vergisine dönüştürmüştür. Gümrük birliğine giriş ve artan uluslararası rekabet ortamında primin maliyetleri Türk üreticilerinin rekabet güçlerini belirleyen unsurlardan biri haline gelmiştir.[1]

Kayıt dışı istihdamın en önemli nedenlerinden birisi, istihdam üzerindeki mali yüklerin çok yüksek olmasıdır. Türk sosyal güvenlik sistemi yüksek oranlı primlerle çalışan bir sistemdir. Ülkemizde işçinin eline geçen net ücrete yakın bir tutar sigorta primi, gelir vergisi ve damga vergisi olarak ilgili kamu kurumlarına ödenmektedir. İstihdamın maliyetinin yüksek olmasının bir nedeni, prim oranlarının yüksek olması, diğer nedeni ise ücretten kesilen vergi oranının yüksek olmasıdır. İşverenler ücretten kesilen vergi ve prim yüklerini çok ağır bulmakta ve bu yükten kaçınmaktadır. İşçilerde bu ağır vergi ve sigorta yükünün bir kısmının net ücretlerine ilave edilmesi durumunda kayıt dışında kalmayı tercih edebilmektedir.

Ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarına kesilen prim oranları dünya ortalamasının oldukça üzerindedir.

 Ülkemizde çalışan her 100 işçinin 99'u, işverenle ‘‘net ücret’’ üzerinden anlaşmakta ve tüm prim ve vergi kesintileri işverence üstlenilip, net ücretten brüt ücrete hesaplama yoluna gidilmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde ise, çalışanların yaklaşık yüzde 55’i ‘‘asgari ücret üzerinden’’ bordroda gösterilip aradaki ücret farkı ise açıktan ödenmektedir.[2]

              2. İşletme Ölçeğinden ve Yapısından Kaynaklanan Sorunlar

Türkiye’de sanayi kesiminde 200.000 dolayındaki küçük ve orta ölçekli işletmenin toplam işletme sayısının yüzde 99’unu oluşturduğu ve toplam istihdamın yüzde 56’sını sağladığı tahmin edilmektedir.[3] Bu tür işletmeler için öngörülebilecek çok fazla bir finansman modeli söz konusu değildir. Bu nedenle küçük işletmeler vergi, sigorta primi, maaş gibi yükümlülüklerden kaçınarak finansman sağlamaya çalışmaktadırlar. Küçük işletmeler vergi, sosyal güvenlik, belediye, çevre, rekabet mevzuatlarının öngördüğü yükümlülüklerini yerine getirebilmek için zaman ve para harcamak zorundadır. Bu durum, birçoğu aile işletmesi şeklinde örgütlenmiş olan işletmeleri kayıt dışına yöneltmektedir.

Küçük ölçekli firmalarda geri teknolojik donanım ve verimsizlik,  istihdam üzerindeki ağır vergi yükü ile birleşince kayıt dışılık bir bakıma zorunlu hale gelmektedir.

Küçük işletmelerde kayıt dışılığa neden olan bir diğer önemli neden de rekabet güçlüğüdür. Küreselleşme, korumasız bir dış ticaret, ekonomik krizler, talebin daralması, özelleştirme ve işsizlik gibi nedenlerle işletmeler arasında kıyasıya bir rekabet yaşanmaya başlamıştır. Fiyatların ve satışların hızla düştüğü ürün ve sektörlerde maliyetlerin de düşürülmesi işletmenin hayatını devam ettirebilmesinin koşuludur. Özellikle ülkeye ithal olarak giren uzak doğu menşeili ucuz ürünler karşısında marka oluşturamamış sektörlerin rekabet edebilmek için hızla kayıt dışına yöneldikleri görülmektedir. 

Ülkemizde son yıllarda işletmelerde kurumsal yönetişim ilkeleri doğrultusunda kurumsallaşmanın sağlanması ve bu yolla finansman temininin kolaylaşmasını özendirici uygulamaların geliştirilmesine karşın işletmelerde kurumsallaşma sağlanamamıştır. Kurumsallaşmanın olmaması kayıt dışında kalmayı artırmaktadır.

Rekabette en önemli iki etken marka ve malın kalitesidir. Kalite yönetimi işletmede emek ve zaman tasarrufu sağlarken, gelen taleplere karşı işletme daha da esnek olmaktadır. Marka oluşturamayan ve rekabette geri kalan işletmeler ayakta kalabilmek adına sıkça kayıt dışına yönelmektedir.[4]

3. Denetim Sisteminin Etkinsizliğinden Kaynaklanan Sorunlar

Kayıt dışı istihdamın denetimi, genel olarak SGK müfettişleri ve SGK kontrol memurları, iş müfettişleri ve Maliye Bakanlığı denetim elemanlarınca yürütülmektedir. İşverenlerin, yapmış oldukları işlemlerin ve faaliyet dönemlerine ait işlemlerinin etkin bir şekilde denetlenememesi kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Aslında ülkemizde tüm alanlarda önemli bir denetim sorunu bulunmaktadır.

Denetim faaliyetlerinden beklenen verimin alınabilmesi için, denetim faaliyetleri ile uğraşanların kayıt dışı konusunda uzman olması, yeterli ve anlamlı veriye elektronik ortamda ulaşabilmesi, denetim altyapısını oluşturan mevzuatın oluşturulması ve denetimlerin sık aralıklarla yapılması gerekmektedir.

Belirtilen şekilde yürütülmeyen, denetimler ciddiye alınmayacak, kayıt dışı faaliyetlerin üstü örtülecek ve bir sonraki yılın kayıt dışı büyüklüklerine katkıda bulunulacaktır.[5]

Ülkemizde genel olarak denetim elemanı yetersizliği mevcuttur. Özellikle kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam alanlarında denetim faaliyeti gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu ve Maliye Bakanlığına ait teftiş ve denetim elemanlarının eksikliği kayıt dışı sektörün gelişmesinde büyük rol oynamaktadır.

Sigortasız işçi çalıştırmanın önlenmesi, sigortalı işçilerin gerçek ücret ve gün sayılarının tam olarak Kuruma bildirilip bildirilmediğinin denetlenebilmesi için denetim elemanı açığının kapatılması gerekir. Böylece kaçak işçi çalıştırılması ve prim kaybının önlenmesi sağlanmalıdır.[6]

Buna kayıt dışı istihdamı önleme konusunda çok önemli bir yetki olan asgari işçilik uygulamasının kaldırılması, işçinin çalışmasını saptamada her türlü ispat ve delil sistemini kullanamaması gibi hususlarda eklendiğinde, kayıt dışı istihdamla mücadelenin sadece şekli olarak yapıldığını söyleyebiliriz.[7]

4. Kamu Kurumları Arasındaki Koordinasyon ve İşbirliği Olmamasından Kaynaklanan Sorunlar

Ülkemizde kamu kurumlarının her birinde ciddi ve kayıt dışılığı engelleyebilecek anlamlı veriler bulunmakla birlikte her kamu kurumunun ayrı sistemler kullanması, kullanılan bilgi sistemlerinin birbiri ile ilişkisiz olması nedeniyle, bu konuda bir takım çalışmalar yapılmasına karşılık hala kamu kurumları arasında ciddi bir koordinasyonsuzluk söz konusudur. Örneğin SGK müfettişi olan bir kişinin kayıt dışılık incelemesi sırasında, kişilerin tüm bankacılık işlemlerinin TC kimlik numarası ile sorgulanarak kayıt dışılığa ilişkin bazı raporlar çıkarması, teknik olarak mümkün olduğu halde, işbirliği eksikliği nedeniyle, uygulamada mümkün değildir.

Özellikle SGK’ya bildirilen işçi sayısı ile Maliye Bakanlığına bildirilen işçi sayıları arasında büyük bir farklılık olması, meslek odalarına kayıtlı olan kişilerden birçoğunun SGK’da tescilli işyerlerinin olmaması, mükerrer sağlık hizmetlerinden yararlanma v.s. durumlar bu koordinasyon eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

5. İşsizlik Oranının Yüksek Olmasından Kaynaklanan Sorunlar

Türkiye’nin işsizlik sorununun temelinde, tarım toplumu niteliğinin az da olsa ağırlığının sürmesi, hızla artan genç nüfusa istihdam olanaklarının sağlanamaması gibi temel nedenler yatmaktadır. Bu da Türkiye’de işsizliğin yapısal bir özellik taşıması sonucunu doğurmaktadır.[8] Başta sanayi sektöründe olmak üzere yatırım miktarında sürekliliğin sağlanamaması, tarım kesimindeki işgücü fazlasının tarım dışındaki sektörler tarafından yeterli ölçüde istihdam edilememesi ile sonuçlanmaktadır. Tarımın ekonomi içindeki

ağırlığı sanayileşme ve kalkınma sürecindeki ilerlemelere bağlı olarak azalmaktadır.

Kayıt dışı istihdamın çok önemli bir nedeni işsizliktir. İşsizlik; çalışmayı arzu edenlerle ve çalışmaya hazır olanlarla (işgücü) halen bir işte çalışanlar (istihdam) arasındaki fark olarak tanımlanır. İşsizliğin çok olduğu ülkelerde, işverenler çalışanları kayıt altına almada isteksiz olmakta işçiler ise işsizlik korkusu ile haklarını arayamamaktadır.

6. Sosyal Güvenlik Hizmetlerindeki Standartlardan Kaynaklanan Sorunlar

Çalışanlar ödedikleri primler karşılığında kaliteli hizmet beklerler. Sosyal güvenlik hizmetlerinin yavaş işlemesi, önemli bürokratik engeller, çalışanların mevzuata hakim olamaması, sunulan sağlık hizmetlerinden memnuniyetsizlik, aylık bağlama ve diğer taleplerin uzun sürede karşılanabilmesi gibi nedenler sigortalılar ve işverenleri açısından yakınmalara yol açmaktadır.

SGK’nın yardımları konusunda en çok sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve kalitesizliği ile kısmi olarak ücretli olmasından yakınılmaktadır. Kurum hizmetlerinden hoşnutsuzluk beraberinde kayıt dışı çalışmayı da getirebilecektir. Bu durumda sigortalı işverenle anlaşma yoluna giderek, çalışmalarını tamamen veya kısmen kayıt dışında bırakacak ve işverenden Kuruma kendisi için ödeyeceği prim tutarını ücretine eklemesini isteyecektir.[9]

7. Kayıt Dışında Kalmayı Ödüllendiren Sosyal Yardım ve Sosyal Hizmet Programlarından Kaynaklanan Sorunlar

Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı Devletin temel amaç ve görevleri arasında saymıştır.

Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin, tüm kurumlarıyla Anayasa’nın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılar. Hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir.

Sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik hukuku alanında oluşturulacak tüm kuralların, bu kavrama uygun olması zorunludur.

Anayasa’nın, Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeleri uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyi sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir. Bu bağlamda anayasamıza göre, sosyal yardım uygulamalarının, sosyal yardımları düzenleyen bir kanunla, sosyal güvenlik şemsiyesi altında tek elden etkin bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir.

Mevcut sosyal yardım ve sosyal hizmet programları, yoksullukla mücadele etmemek gibi birçok başka sorunlarının yanı sıra kayıt dışında kalmayı teşvik etmekte ve önemli oranlarda kayıt dışı istihdama neden olmaktadır. Etkin olmayan ve sağlıklı kontrol mekanizmaları kurulmadan aynı kişiye birçok kurum ve kuruluş eliyle mükerrer sosyal yardım ve sosyal hizmet sunulmaktadır. Bu yardım ve hizmetlerin birçoğunda ön şart olarak sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlı olmamak aranmaktadır. Sosyal yardım ve hizmetten yararlanmak isteyen kimseler çalıştıkları halde kayıt dışında kalmayı tercih etmektedirler.

8. Cezalardaki Eşitsizlikler ve Cezaların Caydırıcılık Etkisinin Düşük Olmasından Kaynaklanan Sorunlar

Kaçak işçi çalıştırma ile ilgili cezalar caydırıcılıktan uzaktır. Çünkü bunlar genel olarak para cezalarından ibarettir.

Bir sigortalının çalıştırıldığı apartman kapıcılığı işyeri ile 30 sigortalı çalıştırılan bir fabrika işyerinde yapılan denetimde apartmandaki bir kapıcı ile diğer işyerinde çalışanlardan 10’unun sigortasız çalıştırıldığının tespit edilse, bir aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmemiş olması nedeniyle apartman işyerine aylık asgari ücretin 2 katı tutarında idari para cezası verildiği halde, bunun 10 katı kadar sigortasız işçi çalıştıran fabrika işyerine de aynı miktar ceza uygulanmaktadır.[10] Görüldüğü gibi çok işçi çalıştıran ve çok kayıt dışı istihdama neden olan işyeri ile bir kaçak işçi çalıştıran işyerine aynı ceza uygulanmakta bu da kayıt dışını artıran bir etki yaratmaktadır. Birçok ceza tutarı sabittir. Kayıt dışı işçi çalıştırılmanın neden olduğu sigorta primi kaçağı tutarı,[11] suçun tekerrürü v.b. hususlar dikkate alınarak cezada bir ağırlaştırmaya gidilmemiştir.

Gerçek usulde vergiye tabi vergi mükellefleri, yanlarında ücretli olarak çalıştırdıkları kimselere yapacakları ücret ödemelerini düzenlemiş oldukları ücret bordroları aracılığıyla belgelemektedirler. Bordroda yer alan bilgilerden hareketle tutulması zorunlu defterlere gerekli kayıtlar yapılır. Ayda net 1.500 TL ücret ödemesi yapılan çalışanın ücretinin bordroda ve kayıtlarda net 800 TL hatta asgari ücret olarak gösterilmesi son derece yaygındır. Bu işlemin gerçekleştirilmesi, birçok alanda yaptırım gerektirmektedir. Çalışana yapılan ücret ödemesi ile bordroda yer alan ücrete ilişkin bilgilerin farklı olması hali, kaçakçılık kapsamında değerlendirilmektedir. Yanıltıcı bordro düzenlenmesinin 'kaçakçılık' kapsamında yer alması kayıt dışı istihdamı teşvik etmektedir. Kayıt dışı işçi istihdam edildiğinin tespit edilmesi sonucunda işverene uygulanabilecek yaptırımlar idari para cezası olarak düzenlenmiş durumdadır. Oysa çalışana ödenen ücretin bordroda gerçek durumdan farklı gösterilmesi, ceza yargılamasını gerektiren bir suç oluşturmaktadır. Bunun yaptırımı ise 'on sekiz aydan üç yıla kadar' hapis cezasını gerektirmektedir. Dolayısıyla böyle bir olasılık karşısında genellikle çalışanların (en azından bazılarının) kayıt dışı istihdam edilmesi tercih edilmektedir.[12]

9. Ağır Bürokrasiden Kaynaklanan Sorunlar

Türkiye’de işyeri açma ve işçi çalıştırma ile ilgili bürokratik işlemler sayıca çok fazladır. Şirketlerin kurulmasında işlemlerin sayıca çokluğu ve karışıklığı işletme kurulduktan sonra da e.devlet uygulamalarının yeterince yaygınlaşmaması nedeniyle aylık periyodik uygulamalar büyük zaman ve emek gerektirmektedir. Çeşitli kanunlarda değişiklik yapan 4884 sayılı Kanunla, bürokratik işlemleri azaltan bazı iyileştirmeler yapılmış olmasına karşın gerek işletme kurulmasında gerekse işlemlerin yürütülmesinde farklı kamu kurumlarına başvurmak ve izin almak gerekmektedir. Ayrıca daha büyük sorun kamu kurumlarında bu izin süreçleri çok uzun zamanlarda tamamlanabilmektedir.

10. Çalışanların Bilgi ve Bilinç Eksikliğinden Kaynaklanan Sorunlar

Kayıt dışı çalışmada en önemli etkenlerden biri de çalışanların eğitim düzeyinin ve sosyal güvenlik konusundaki bilinç seviyesinin düşüklüğüdür.

Sosyal güvenlik, geliri ne olursa olsun, kişilere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlama görevine sahip kurum ve kuruluşlar topluluğudur. Ancak toplumumuzda ekonomik şartların zorluğu sebebiyle kişiler günü kurtarma yolunu seçip, orta ve uzun vadede karşılaşacakları sorunlara karşı önlem almama yoluna gitmektedirler.

Eğitim ve bilinç seviyesinin düşüklüğü, kişilerin kamu kurum ve kuruluşları karşısında hak ve ödevlerini bilememelerinden kaynaklanan sorunlara yol açmakta ve kayıt dışında çalışmayı artırmaktadır.

11. Emeklilik Yaşından Kaynaklanan Sorunlar

              Kayıt dışı istihdam konusunda, ülkemizde hem erken emeklilikten kaynaklı sorunlar hem de geç emeklilikten kaynaklı sorunlar bir arada yaşanmaktadır. Genç yaşta emekli olunan ülkeler arasında yer almaktayız. Genç yaşta emekli olanlar yeniden çalışmakta ancak sosyal güvenlik haklarını elde ettikleri için kayıt dışında kalmayı tercih etmektedirler. Geç yaşta emekli olmanın kayıt dışı istihdama nasıl sebep olduğu sorusu ele alındığında, uzun yıllar genç yaşta emekli olunabilen ülkemizde emeklilik yaşının yükseltilmesi ile birlikte, basın yayın kuruluşlarında sıkça telaffuz edildiği üzere, “mezarda emeklilik” kavramı (İnternette tarandığında 135.000 kez mezarda emeklilik kaydına rastlanmaktadır.[13]) bilinç altına yerleştirilmiş ve emeklilik hakkından yararlanamayacağını ya da çok az yararlanacağını düşünen çalışanlarda kayıt dışına yönelme söz konusu olmuştur.

12. Asgari Ücret Belirlenmesinden Kaynaklanan Sorunlar

Uygulamada kayıtlı olarak çalışanların yüzde 44,6’sı asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret son derece gerekli bir uygulama olmasına karşın işgücü arzının talebe göre çok yüksek olması nedeniyle, yani asgari ücretin altında çalışmayı kabul edecek bir toplum kesiminin bulunması nedeniyle kayıt dışı istihdama neden olmaktadır. Bu sistemde asgari ücret düzeyini artırmak çalışan kesimin büyük bir çoğunluğuna bir fayda sağlamamaktadır. Çünkü, onların bir kısmı zaten asgari ücretin üzerinde ücret almaktadır. Asgari ücretin artması işverenlerin ücret dışı maliyetlerini artıracaktır. Asgari ücrette radikal artışlar kayıt dışı istihdamı çok ciddi şekilde artıracaktır.

13. Asgari İşçilik Uygulamasından Kaynaklanan Sorunlar

Asgari işçilik uygulaması, ihale konusu işlerle inşaat işlerinde belirli bir oranda işçilik bildiriminde bulunulması durumunda herhangi bir ihbar ve yakınma olmaması halinde ilişiksizlik belgesi verilmesine yönelik idari bir işlemdir. Sigortasız işçi çalıştırma (işçi sayısının) ile prime esas kazancın (ücretin) ve prim ödeme gün sayısının noksan gösterilmesi hallerinde daha etkin bir denetimin gerçekleştirilmesi amacıyla, SGK müfettişlerine bazı koşullarda ve bazı yöntemleri kullanarak bir işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısını, çalışma süresini (prim ödeme gün sayısını) ve en az işçilik miktarını saptama yetkisi tanınmıştır.

Sigorta müfettişi, işin yürütülmesi için gerekli olan en az işçilik miktarının tespitini yaparken; yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşünün alınması gibi unsurları dikkate alacaktır.

Son derece önemli bu müessesenin uygulaması dahi kayıt dışılığa neden olmaktadır. Şöyle ki; asgari işçilik hesaplaması sonucunda tespit edilen eksik işçilikte eksik bildirilen primler bir gerçek kişiyle ilişkilendirilmemekte ve SGK tarafından prim geliri olarak değil de diğer gelirler olarak kaydedilmektedir. Gerçek kişi ilişkisi kurulmayan asgari işçilikte tespit edilen eksik bildirim geçmişle ilişkilendirilmekte daha sonraki yıllarda gerçek kişilerin bildirilmesini zorlamamaktadır.

14. Tam Gün Yasası Gibi Kişileri Kayıt Dışında Kalmaya Yönlendiren Yasal Düzenlemelerden Kaynaklanan Sorunlar

              Özellikle kamu sektöründe çalışanlar için, personel yasalarında başka işlerde çalışmayı yasaklayan çok sayıda düzenlemeler söz konusudur. Örneğin kamu sektöründe çalışan hekimlerin özel hastanelerde veya kendi muayenehanelerinde çalışmalarına önemli engellemeler getirilmiştir. Diğer hizmet sınıflarında da benzer yasaklar öteden beri bulunmaktadır. Bu tür yasaklar fiilen çalışan ikinci bir iş yapan birçok kamu görevlisinin kayıt dışında kalmasına sebebiyet vermektedir.

Örneğin, muayenehanesi olan doktor, en fazla bir hastanede çalışabilecektir. Bu durumda olan bazı doktorlar, diğer hastanelerde, kayıt dışı olarak görev, örneğin ameliyat yapabilecektir. Kayıt dışı ekonomi özellikle kayıt dışı istihdam, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisidir.

Kayıt dışılık önlenmeye çalışılırken, sadece sağlık hizmetleri yönüyle bakılıp, mali ve ekonomik boyutu göz ardı edilen yeni sağlık sistemin, kayıt dışılık üzerindeki tahribatları tahmin edilenin de ötesinde olabilecektir.[14]

              15. Sosyal Güvenlik Destek Primi Uygulamasından Kaynaklı Sorunlar

Ülkemizde çeşitli nedenlerle, bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli aylığı alanlar ya bir işveren yanında işçi olarak, ya da şirket ortaklığı, ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla vergi mükellefiyetinin devam ettirilmesi suretiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kişilerin işverenleri ve kendileri, belirlenen oranlarda sosyal güvenlik destek primleri ödemek suretiyle çalışmaya devam edebilirler. Ancak sosyal güvenlik haklarının tamamını elde etmiş olan bu kişiler, önemli ilave imkanlar sunmayan söz konusu primi ödemek istememekte ve kayıt dışına yönelmektedir.

16. Kıdem Tazminatı Ödenmesinden Kaynaklanan Sorunlar

OECD ülkeleri içinde Türkiye en yüksek kıdem tazminatı ödeyen ülkelerin içinde yer almaktadır. OECD ülkeleri arasında ABD, Almanya, Belçika, Hollanda, İsveç, Norveç ve İzlanda’da zorunlu kıdem tazminatı uygulaması bulunmazken kıdem tazminatını uygulayan ülkeler içinde Türkiye 20 yıllık çalışana verilecek kıdem tazminatı bakımından 20 ayla Güney Kore ve Portekiz’le beraber başı çekmektedir. OECD ortalaması ise sadece 7,5 aydır.[15] Yüksek kıdem tazminatı yükü işverenleri kayıt dışına yöneltmektedir.

17. Ülkemizde Bir Ortak Veri Tabanı Kurulmamış Olmasından Kaynaklanan Sorunlar

Ülkemizde hala, tüm kamu sektörü bilgi sistemlerindeki verileri kavrayan bir ortak veri tabanı kurulmamıştır. Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdama engel olabilmek için kamu kurumlarının eşgüdümlü olarak ortak bir veri tabanına bilgilerini girmelerinin zorunlu olması, bu veri tabanının kullanım kriterleri ile raporlama kriterlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Böyle bir veri tabanının bulunmadığını bilen mükellefler yakalanmamaktan emin bir şekilde kayıt dışına yönelmektedir.

 

 

[1] Yusuf Alper, 4447 Sayılı Kanun ve Sosyal Güvenlik Sisteminin Finansman Yapısına Etkileri, TÜHİŞ Kamu İşverenleri Sendikası Yayın No: 38, Ankara, 2000, s.141.

[2] Şükrü Kızılot, “Asgari Ücretten Yüzde 80 Kesinti Çok Fazla”, Hürriyet Gazetesi, 05 Aralık 2002.

[3] Alkin, a.g.e., s.1

[4] Yereli, Karadeniz, a.g.e., s.104.

[5] Aydemir, a.g.e., s.43

[6] Çelikoğlu, a.g.m., s.107.

[7] Süngü, a.g.e., s.140.

[8] Yasemin Uyar Bozdağlıoğlu, “Türkiye’de İşsizliğin Önemi ve İşsizlikle Mücadele Politikaları”, Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 20, 2006, s.46.

[9] Süngü, a.g.e., s.157.

[10] Eyce, a.g.m., s. 209.

[11] Celal Kapan, “SSK’da Usul Kanunu ve İdari Para Cezalarıyla İlgili Düzenleme İhtiyacı”, Sosyal Güvenlik Dünyası Dergisi, 2002, s.27.

[12] Metin Taş, Sezgin Özcan, “Kayıt Dışı İstihdamı Teşvik Eden Ceza” Akşam Gazetesi, 7 Temmuz 2009.

[13] (Erişim) http://www.google.com.tr/#hl=tr&q=mezarda+emeklilik%22&meta=&aq=f&aqi=&aql=&oq=&fp=3090494d5e71094e, 10 Mart 2010.

[14] Şükrü Kızılot, “Sağlık Reformu Kayıtdışılığı Körükleyecek”, Hürriyet Gazetesi, 29 Mart 2008.

[15] (Erişim)

http://wbln0018.worldbank.org/HDNet/HDDocs.nsf/vtlw/062db78e68878f5a85256dcd00609edb/$FILE/Holzmann yüzde 20Iyer yüzde 20Vodopivec.pdf, s. 36-42, 12 Ocak 2010