Loader

* Mali Kılavuz Dergisinin 27. Sayısında Yayımlanmıştır.

GİRİŞ

Ülke ekonomisinin kıt olan kaynaklarının optimal dağılımı ve kullanımı, ihtiyaçların en etkin düzeyde karşılanması bakımından büyük önem taşımaktadır. Kamu maliyesinin yönetimi; konu ile ilgili hukuki düzenlemeler ve teknikler ile örgütsel oluşumlarla yakından ilişki içerisinde bulunmaktadır[1]. Kamu maliyesinin kaynakların kullanımı, dağılımı ve genel iktisadi yaşamın yönlendirilmesi bakımından önemli etkileri mevcut olup; devlet, yüklenmiş olduğu mali, sosyal ve ekonomik görevleri çeşitli kurumları aracılığıyla yerine getirmektedir. Söz konusu görevlerin yerine getirilmesi ve yönlendirilmesi, kamu maliyesi içinde esas itibariyle kamu sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. Kamu sektörü dar veya geniş anlamda ele alınabilmektedir. Dar anlamda kamu sektörü, merkezi yönetim kuruluşlarını; geniş anlamda kamu sektörü ise, merkezi yönetim ve yerel yönetim kuruluşları, parafiskal kuruluşlar ile kamu girişimlerini kapsamaktadır.[2]

            Kamu sektörünü sağlıklı bir şekilde tanımlayabilmek ancak kamu sektörünün sınıflandırılması (tasnife tabi tutulması) ile mümkündür.

            Bir ekonominin durumunu sağlıklı olarak analiz edebilmek için, ekonomide yer alan sektörlerin açık olarak tanımını yapmak gereklidir. Kamu sektörü, diğer sektörlere olan etkisi ve ülkede bulunan finansman kaynaklarını kullanma oranı açısından önemlidir. Kamu sektörünün tanımlaması ve tasnifi doğru bir şekilde ortaya konulduğunda, sektörün üstlendiği yükümlülükler ve kullandığı kaynakların açıkça görülmesi ve piyasalarda yer alan kesimlerin kararlarının gerçek verilere göre oluşması sağlanacaktır.

Biz bu yazı dizisinde kamu sektörünün tasnifini aşağıda ki belirtilen yönlerden ele alacağız;

-Kamu maliyesi kitaplarında yer alan kamu sektörü tasnifi,

-Kamu kesimi borçlanma gereksinimi açısından kamu sektörünün tasnifi,

-Konsolide kamu sektörü faiz dışı dengesi hesaplanırken yapılan kamu sektörü tasnifi,

-Ulusal ekonomiler için yapılan uluslararası kamu sektörü tasnifi;

-Kamu Mali Yönetim ve Mali Kontrol Kanunu açısından yapılan kamu sektörü tasnifi,

Aşağıdaki bölümde yapılan bu tasnifleri tek tek ele alınmaya çalışılacaktır.

1- KAMU MALİYESİ KİTAPLARINDA YER ALAN KAMU SEKTÖRÜ TASNİFİ

Kamu sektörü, kamu maliyesi kitaplarında,

-Merkezi yönetim,

-Yerel yönetim kuruluşları,

-Parafiskal kuruluşlar,

-Kamu girişimleri,

şeklinde bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır.

            1.1 Merkezi Yönetim  

            Merkezi yönetim, yasama organının direkt kontrolü altında ve yürütme organının organizasyonu içinde yerel örgütler ve hizmet birimleri ile geniş bir faaliyet alanında fonksiyon göstermektedir. Faaliyetleri ile ilgili harcamalar ve bunların finansmanı, genel bütçe sistemi içerisine gerçekleşmektedir. Bu anlamda kamu hizmetlerinin finansmanı; genel olarak vergi sistemi, kamu borçlanması ve bazı önemli fon uygulamaları suretiyle gerçekleştirilmektedir[3]. Genel nitelik arzeden ve merkezi yönetimce tespiti ve gerçekleştirilmesi yararlı görülen işlem ve hizmetlerin bu yönetim birimi tarafından uygulanması yoluna gidilmektedir. Burada amaç, topluma sunulacak hizmetler ve yaratılacak faydanın mümkün olduğunca yükseltilmesidir.

            Devlet, ulusal sınırlar içerisinde yaşayan topluluğun ortak nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamakta, genel çıkarlarını gözetmekte, korumakta ve temsil etmektedir[4]. Devlet söz konusu görevlerini merkezi yönetim olarak adlandırılan bir örgüt aracılığıyla yerine getirmekte olup, bu örgütün gerektirdiği çeşitli hizmet birimleri ülkenin her yanına yayılı bulunmakta ve hiyerarşik anlayış içinde, kendilerine yüklenilmiş olan görevleri yerine getirmektedir[5]. Özellikle ülkenin genelini ilgilendiren, merkezden planlanması ve uygulanmasında yarar görülen kamusal hizmetlerin, merkezi yönetim tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Hangi hizmetlerin bu anlamda değerlendirileceği ise ülkenin benimsediği idari yapının ve örgütlenmenin niteliğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.[6]

1.2. Yerel Yönetimler

            Benimsenen yönetim sisteminin niteliğine bağlı olarak yerel yönetimlerin kamu sektörü içerisindeki fonksiyonları da değişmektedir. Ülkelere göre değişmekle birlikte, itfaiye, asayiş, yerel arazilerin kullanım planlarının yapılması ve uygulanması, çöp ve atık toplama, şehir içi ulaşım, eğitim, aydınlatma gibi hizmet alanlarında, hizmet üretiminde bulunma yetkilerinin, yerel yönetimlere bırakılabildiği görülmektedir.

Yerel nitelikteki ihtiyaçların tespiti ve karşılanması bakımından, yerel yönetim kuruluşlarının büyük önemi vardır. Ülkede geçerli siyasi ve idari organizasyon biçimine göre yerel yönetim kuruluşları kamu sektörü içerisinde etkili ve kapsamlı bir role sahiptir. Ülke yönetiminde merkeziyet veya ademi merkeziyet ilkelerinin geçerli olmasına göre, kamu sektörü içerisinde, yetki ve görev alanları açısından merkezi ya da yerel yönetim kuruluşları ağırlıklı olabilmektedir.

            Kamu hizmetlerinden toplumun genelini ilgilendirenleri merkezi yönetim tarafından; yerel nitelikte olanları da yerel yönetim kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde yerel yönetim uygulaması, il özel idareleri, belediyeler ve köyler şeklindedir.[7]

1.3. Parafiskal Kurumlar

            Topluma sunulması gereken ve esas itibariyle devletin anayasal görevleri arasında yer alan bazı hizmetler, devlet bütçesi içerisinde gerçekleştirilmesinin olumsuzlukları nedeniyle özel finansman yöntemlerinden yararlanılarak sunulmaya çalışılmaktadır. Bu hizmetler, sosyal güvenlik kuruluşları, mesleki kuruluşlar ile ekonomik nitelikteki bazı kuruluşlar aracığıyla gerçekleştirilmektedir. Parafiskal kurumlar olarak nitelendirilen söz konusu kuruluşlar; genel anlamda, kamu yararı fonksiyonu görmekte olup, kendi üye ve mensuplarına yönelik fayda yaratmaktadırlar. Bu hizmetlerin gerektirdiği giderlerin devlet bütçe sistemi içerisinde finanse edilmesi, mükelleflerden sağlanan vergilerin belirtilen hizmetlerden yararlananlara aktarılması anlamına geleceğinden, kendi faaliyetlerini kendi gelirleri ile karşılayan “parafiskal kurumlar” oluşturulmuştur. Bu kurumlar kamu veya yarı-kamu kuru kuruluşu niteliğindedir[8] ve devlet bütçesi dışında yönetilmektedirler.

            Sosyal, mesleki veya ekonomik parafiskal kurumlar olmak üzere üç gruba ayrılan bu kurumlar, faaliyetlerini kendi üye ve mensuplarından sağladıkları prim, aidat vb. gelirlerle finanse etmektedirler. Sosyo-ekonomik alandaki devlet müdahaleciliği dolayısiyle artan kamu harcamalarının karşılanması bakımından bir ölçüde de olsa fonksiyon gören bu kurumlar, kamu sektörü içerisinde önemli bir paya ve fonksiyona sahiptirler.[9]

            1.4- Kamu Girişimleri

            Kamu kurumları dışında, “kamu sektörü” kavramına geniş bakış açısı içerisinde, kamu sektörü; normal olarak kamu girişimlerini de kapsamaktadır. Kamu girişimleri, millileştirilmiş sinai ve ticari mal ve hizmet üretim alanları ile ilgili olabileceği gibi, ekonomik, sosyal, mali vb. nedenlerle devletin özel mal ve hizmetlerin üretiminde rol alması sonucunda da ortaya çıkabilmektedir. Kamu yararı ya da gelir elde etme amaçları ile faaliyet gösterebilmektedirler.[10]

            Kamu girişimleri ya da kamu iktisadi teşebbüsleri; devletin bazı kuruluşları aracılığıyla bir özel sektör kuruluşu gibi ekonomide faaliyet göstermesi, temel girdilerin sağlanması, toplumsal ve bölgesel gelişmenin sağlanmasına katkıda bulunulması, şehirleşmenin ve istihdam sorunlarının giderilmesi, gelir düzeyinin yükseltilmesi gibi ticari, ekonomik, sosyal[11] ve mali nedenlerle oluşturmaktadır. Bu kuruluşlar, kamu yararı, verimlilik ve karlılık anlayışı içinde faaliyet göstermekte olup, sermayelerinin tamamı veya bir bölümü devlete aittir. Devletin ekonomik ve sosyal görevlerini gerçekleştirmek bakımından yararlandığı araçlar arasından önemli bir paya sahip bulunmaktadırlar.

            Çağımızın tanınmış neo-keynesgil yazarlarından A.Barrere göre ise kamu ekonomisinde başlıca üç sektör bulunmaktadır.[12]

-Kamu hizmeti sektörü: Geniş anlamıyla, kamu yararına sahip hizmetler üreten genel yönetimi ifade etmektedir.

-Kamu işletmeleri sektörü: Özel yarara sahip mal ve hizmet üreten ve bunları bir bedel karşılığında satan üretim birimlerini kapsamaktadır.

-Kamu müdahaleciliği sektörü: Sınırları çok iyi belirlenmemesine karşın piyasa ekonomisi ile zorlayıcı ekonomiyi birbirine bağlamaktadır.

            Prof. Dr. Kenan Bulutoğlu “Kamu Ekonomisine Giriş” isimli kitabında yukarıdaki açıklamalardan daha farklı bir kamu sektörü tanımı yaparak vakıfların ve kamuya yararlı derneklerinde kamu ekonomisi birimi olarak düşünülmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu tezini savunmak için; vakıfların ve kamuya yararlı derneklerin gelirlerinin bir kısmının devletin vazgeçtiği vergi geliri olduğunu, bunların faaliyetlerinin kamusal nitelikte olduğunu, kamu idarelerinin bütçelerinde olduğu gibi, vakıfların bütçelerinin ve faaliyetlerinin de kamusal denetime tabi olduğunu, ayrıca, vakıfların ve kamuya yararlı derneklere kamu idarelerince gelir aktarmaları da yapılabildiğini belirtmiştir.

            2- KAMU KESİMİ BORÇLANMA GEREKSİNİMİ AÇISINDAN KAMU SEKTÖRÜNÜN TASNİFİ

            Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (KKBG) kamu kesiminin bir yıl içinde gelirleri ile giderleri arasında oluşan farkı, yani borçlanma ihtiyacını gösterir ve genellikle GSMH’ye oran olarak ifade edilir. KKBG , kamu kuruluşlarınca gönderilen verilere dayanılarak DPT tarafından hesaplanmakta ve yayınlanmaktadır. Kamu Kesimi Borçlanma Gereği tablolarında, kamu kesiminin olağan gelirleriyle karşılanamayan açıkları ve bu açıkların karşılanma şekli gösterilir[13].

Kamu kesimi borçlanma gereği hesaplanırken;

- Genel bütçeli daireler,

- Katma bütçeli idareler,

- KİT’ler,

- Mahallî idareler,

- Döner sermayeler,

- Sosyal güvenlik kuruluşları,

  • Fonlar, dikkate alınmaktadır.

Kamu kesimi borçlanma gereksinimi ve finansmanı aşağıda tablo alarak gösterilmektedir.

 

Şekil 1

 

3- KONSOLİDE KAMU SEKTÖRÜ FAİZ DIŞI DENGESİ AÇISINDAN KAMU SEKTÖRÜNÜN TASNİFİ

Ülkemizin de içinde yer aldığı bir çok ülke iktisadi sorunlarını aşabilmek ve ekonomilerini sürdürülebilir bir büyüme temeline oturtabilmek için istikrar programları uygulamaktadır. Bu programlar genellikle Uluslararası Finansal Kuruluşlar (esas olarak IMF ve Dünya Bankası) ile birlikte hazırlanmakta ve uygulamaya konulmaktadır. Bugün bir çok ülke stand by, Genişletilmiş Fon Kolaylığı ya da Yoksulluğun Azaltılması ve Büyüme Kolaylığı adı altında tanımlanabilecek düzenlemelerle IMF gözetiminde istikrar programları uygulamaktadır.[14]

Ülkemiz de 1958’den bu yana çeşitli aralıklarla IMF’ye vermiş olduğu 19 adet niyet mektubu ile ekonomisinde bu türden bir istikrar arayışı içinde bulunmuştur.

3.1 IMF Tanımlı Faiz Dışı Fazla

İstikrar Programlarında göze çarpan husus ülkelerin içinde bulunduğu kamu borcu probleminin aşılması ve borç dinamiklerinin sağlıklı bir zemine oturtulması için mali disiplinin öneminin sıkça vurgulanması ve bu çerçevede faiz dışı fazla verilmesi sureti ile programın kamu sektörü ayağının sağlamlaştırılmasıdır. Böylece yüksek enflasyon, ödemeler dengesi problemleri ve içeride kamu açıkları ile karşı karşıya kalan ülkelerin uygulayacakları istikrar programlarının önemli bir unsuru olarak tasarlayacakları sıkı maliye politikaları ile kamu harcamalarını azaltmaları, gelirlerini arttırmaları, borçlarını çevirebilmeleri, aynı zamanda kamu sektörünün ekonomideki ağırlığını azaltarak özel sektöre gerekli mali kaynakların yaratılması sureti ile büyüme ortamına geçilmesi bu programların temel standart kurgusu ve beklentisi olarak ortaya konulmaktadır.

2000-2002 dönemini kapsayan Türkiye ile IMF arasındaki Stand-By düzenlemesine ilişkin ilk niyet mektubuna bakıldığında, istikrar programının maliye politikası amacı, kamu sektöründe faiz dışı fazla verilmek suretiyle kamu sektörü iç borç stokunun azaltılması olarak tanımlanmıştı. İstikrar programlarında yer alan faiz dışı fazla vurgusu ile kendisini gösteren mali uyum çabaları, kamusal kaynak tahsisinin en önemli aracı olan bütçelerde yapılan kesintiler yolu ile kendisini göstermiş ve bütçelerde yapılan bu kesintiler kamuoyunun dikkatini konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlasının üzerine çevirmiştir.[15]

Peki bu durumda IMF tanımlı faiz dışı fazlanın hesaplanmasında, dikkate alınan kamu sektörü tanımlamasında neler yer almaktadır.

            3.2 Faiz Dışı Fazla Hedefleri

1999 yılı sonunda imzalanan stand by düzenlemesi ile 2000-2002 yılları için faiz dışı fazla hedefleri birer performans kriteri olarak GSMH’ya oran olarak belirlenmişti.

2000 Kasım ve 2001 Şubat krizleri sonrasında yaşanan gelişmeler sonucunda bu hedefler verilen ek niyet mektupları ve Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) çerçevesinde yeniden ele alınmış ve daha yukarı bir noktaya revize edilmiştir. Bu çerçevede, ilk niyet mektubunda GSMH’nın yüzde 3,7’si olarak hedeflenen 2001 yılı IMF tanımlı faiz dışı fazla hedefi 18 Aralık 2000 tarihli niyet mektubunda revize edilmiş ve yüzde 5’e çıkarılmıştır. Kriz koşullarının devam etmesi ve 2001 yılı Şubat ayında ortaya çıkan olumsuz gelişmeler sonucunda revize edilen ekonomik programda, kamu sektörü toplam faiz dışı fazlası hükümetin programı uygulamadaki kararlılığını göstermek amacıyla GEGP’de son niyet mektubuna göre 0,5 puan daha yükseltilerek GSMH’nın yüzde 5,5’i olarak yeniden belirlenmiştir.

18 Ocak 2002 tarihinde açıklanan en son stand by düzenlemesi ile faiz dışı fazla GSMH’nın yüzde 6,5’i oranında hedeflenmiştir. Bu oran, o tarihten bu yana devam ettirilmektedir.

3.3 Konsolide Kamu Sektörü Faiz Dışı Fazla Hesabında Dikkate Alınan Kamu Sektörü[16]

Konsolide kamu sektörü faiz dışı fazla hesabında dikkate alınan kamu sektörü,

-Konsolide Bütçe (Genel Bütçe ve Katma Bütçe)

-Üç Bütçe Dışı Fon,

-27 Adet Kamu İktisadi Teşebbüsü,

-Sosyal Güvenlik Kuruluşları,

-İşsizlik Sigortası Fonu’ndan oluşmaktadır.

3.3.1- Konsolide Bütçe (Genel Bütçe ve Katma Bütçe)

Faiz dışı gelirler, programın amaçları doğrultusunda, konsolide bütçe (gecikmiş vergi borçlarından elde edilen faiz gelirleri de dahil olmak üzere), KİT’ler ve işsizlik sigortası fonunun faiz gelirlerini, T.C. Merkez Bankası’nın kâr transferlerini ve konsolide kamu sektörü varlıklarının satışından elde edilecek gelirleri (özelleştirme gelirleri veya buna benzer transferleri) içermeyecektir. Taşınmazların satışından elde edilen 500 trilyon TL tutarının altındaki konsolide kamu sektörü gelirleri, faiz dışı gelirler içinde yer alacaktır.

Net dış borçlanma, işlem günündeki döviz kuru üzerinden, dışarıdan temin edilen kredilerin kullanımı (garantili borçlar ve devirli krediler dahil, normal ticaret finansmanı hariç) eksi borç geri ödemesi (Hazine tarafından üstlenilen garantili ve devirli borçların geri ödemeleri hariç) olarak tanımlanmaktadır.

3.3.2- 2004 Yılına İlişkin Performans Kriteri Tanımına Dahil Edilen Üç Bütçe Dışı Fon

Bu fonlar, Savunma Sanayii Destekleme Fonu, Özelleştirme Fonu ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonudur. Bütçe Dışı Fonlardan olan tanıtma fonu ise, borçlanmak için hukuki yetkisi olmadığı ve Stand-by düzenlemesi süresince kendisine böyle bir yetki verilmeyecek olması nedeniyle performans kriteri tanımı dışında tutulmuştur.

Konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlasına ilişkin alt sınır 1 Ocak 2003’ten sonra konsolide kamu sektörü dahil edilen herhangi bir fon ya da kurumun beklenilen faiz dışı fazlası (açığı) doğrultusunda yukarı (aşağı) çekilecektir.

3.3.3- Faiz Dışı Dengeleri Performans Kriteri Tanımına Dahil Edilen 27 Adet Kamu İktisadi Teşebbüsü

Faiz dışı dengeleri performans kriteri tanımına dahil edilen on iki KİT: TTK, TŞFAŞ, TMO, TEKEL, TCDD, Türk Telekom A.Ş., BOTAŞ, TEDAŞ, EÜAŞ, TETAŞ, TEİAŞ ve TPAO’dur.

2004’ten başlayarak, performans kriterinin sözkonusu tanımını oluşturan KİT’ler yukarıda belirtilenlere ek olarak ETİ Maden, MKEK, TKİ, ÇAYKUR, DHMİ, PTT, PETKİM, THY, TÜPRAŞ, TİGEM, KIYEM, TDİ, TÜGSAŞ, İGSAŞ ve DMO’yu da kapsamaktadır. Bu 15 KİT’in ilavesiyle birlikte performans kriteri tanımına dahil toplam 27 KİT bulunmaktadır.

KİT’lerin faiz dışı dengeleri, sağlanan net finansman toplamından KİT’lerin tahakkuk etmiş faiz tutarlarının düşürülmesi yoluyla takip edilmektedir.

Net finansman ise, bankacılık sisteminden sağlanan net finansman (Eximbank’ın sağladığı sevk öncesi ihracat finansmanı hariç); net dış borçlanma (normal ticaret finansmanı hariç); özel sektör ve konsolide kamu sektörü dışı kamu sektörüne (iştirakler ve ortak girişimler dahil olmak üzere) olan gecikmiş net borçlardaki ve özel sektör ve konsolide kamu sektörü dışı kamu sektöründen (iştirakler ve ortak girişimler dahil olmak üzere) alınan net avanslardaki değişim ve Hazine tarafından üstlenilen net faiz ödemelerinin toplamı olarak takip edilecektir. Gecikmiş vergi yükümlülüklerindeki net değişim ise hesaba katılmayacaktır.

Bankacılık sisteminden sağlanan net finansman ise, bankaların KİT’ler üzerindeki, krediler ve anaparaya eklenen gecikmiş faiz ödemeleri dahil, tüm alacaklarında meydana gelen değişiklikten KİT’lerin bankalardaki mevduatlarındaki ve repo hesaplarındaki değişikliğin çıkartılması şeklinde tanımlanmaktadır. Yabancı para cinsinden yükümlülükler ve mevduattaki değişiklikler ise Türk Lirası ile işlem yapılan yabancı para arasında ilgili üç aylık dönemdeki ortalama döviz kuru üzerinden hesaplanacaktır.

KİT’ler, Nisan, Ağustos ve Aralık ayları için kümülatif konsolide kamu sektörü faiz dışı fazla performans kriteri kapsamı dışında bırakılmıştır.

3.3.4- Sosyal Güvenlik Kuruluşları

Sosyal güvenlik kuruluşlarının açıkları, konsolide bütçeden yapılan transferlerle karşılanacak olup, böylece 2004 yılında söz konusu kuruluşların faiz dışı hesaplarının dengede olacağı tahmin edilmektedir.

Konsolide Kamu Sektörü faiz dışı fazlasına ilişkin alt sınır, sosyal güvenlik kuruluşlarının harcamalarından kaynaklanan ödenmemiş borçlarında artış olması durumunda yukarı çekilmek suretiyle ayarlanacaktır.

Sosyal güvenlik kuruluşlarının gecikmiş borçları

(i) gecikmiş emekli aylığı ödemeleri;

(ii) (faturanın alındığı tarihten itibaren) 30 günün üzerindeki gecikmiş ilaç ödemeleri; ve

(iii) (faturanın alındığı tarihten itibaren) 30 günün üzerindeki gecikmiş diğer ödemelerin toplamı olarak tanımlanmıştır. Bağ Kur’da ortak emeklilik fonuna olan gecikmiş borçlar hariç tutulacaktır. 31 Aralık 2002 tarihi itibariyle Bağ-Kur’un gecikmiş borç stoğu 296 trilyon TL, SSK’nın gecikmiş borç stoğu 314 trilyon TL ve Emekli Sandığı’nın gecikmiş borç stoğu 0 trilyon TL tutarındadır. Söz konusu borç stokları 2004 yılındaki ayarlama kalemlerinin hesaplanması amacıyla kullanılmaktadır.

3.3.5- İşsizlik Sigortası Fonu

Konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlası bu birimlerin faiz dışı (faiz dışı gelir eksi faiz dışı harcamalar) dengesinden oluşmaktadır. Bütçe dışı fonların ve sosyal güvenlik kuruluşlarının faiz gelirleri ise faiz dışı gelirlerin içerisinde yer alacaktır.

            Faiz dışı denge alt sınırı, konsolide kamu sektörünün herhangi bir bileşeni ile yerel yönetimler de dahil olmak üzere kamu sektörünün diğer unsurları arasındaki gelir paylaşımı anlaşmalarında olabilecek değişikliklerden kaynaklanacak herhangi bir gelir artışı olması durumunda yukarıya çekilecektir. Programın amaçları doğrultusunda, konsolide kamu sektörünün gelirleri, aynî ödemeleri ve diğer parasal olmayan ödeme şekillerini içermeyecektir.

Programın amaçları doğrultusunda, bankaların yeniden sermayelendirilmeleri ve kamu bankaları ile özel bankaların yeniden yapılandırılmalarına ilişkin tüm ödemeler, konsolide kamu sektörünün faiz dışı harcamaları dışında tutulacaktır.

Konsolide kamu sektörünü oluşturan bileşenlerden herhangi birinin borç verme eksi geri ödemesi faiz dışı harcama kalemi olarak değerlendirilecektir. Kamu kesiminin konsolide kamu sektörü dışındaki diğer bileşenleri adına Hazine tarafından yapılan garantili borç ödemeleri limitler içinde kaldığı sürece borç verme eksi geri ödeme kalemi olarak değerlendirilmeyecektir.

Genel bütçe ve katma bütçe dışı dengesi ise aşağıdaki gibidir.

 

Şekil 2

 

*htttp://www.hazine.gov.tr

 

Konsolide kamu sektörü ilk yedi aylık kümülatif faiz dışı fazla tablosu aşağıda yer almaktadır.

 

Şekil 3

 

  • http://www.hazine.gov.tr

 

4- ULUSAL EKONOMİLERİN SEKTÖREL SINIFLANDIRMASI KONUSUNDA ULUSLAR ARASI ALANDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Ulusal ekonomilerin sınıflandırılması konusundaki temel kaynak Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Topluluğu Komisyonu-Eurostat (EU-Eurostat), İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Dünya Bankası’nın (WB) katkılarıyla hazırlanan ve 1993 yılında Ulusal Hesaplar Sistemi (SNA93) adıyla UN tarafından yayımlanan kitaptır. EU-Eurostat tarafından 1995 yılında SNA93’ün Avrupa versiyonu olan ESA95 Avrupa Hesap Sistemleri adı altında yayımlanmıştır. Bunlar, bu alanda hazırlanan ilk çalışmalar değildir. SNA ilk defa 1968 yılında, ESA95 ise 1970 yılında basılmıştır. Bu ikisinin özelliği bütün olarak ulusal hesapların ölçülmesine yönelik istatistiksel esasları içermeleridir. Bu özellikleri dolayısıyla birbirinden farklı olmayan ve birbiri ile uyumlaştırılmış esasları içermektedirler. Sadece devlet mali istatistiklerinin hazırlanmasına yönelik ilke ve esasları içeren başka bir düzenleme ise IMF tarafından hazırlanan Devlet Mali İstatistikleri Elkitabı 2001’dir (GFSM2001).[17]

SNA93 ve ESA95 de bir ulusal ekonomi, beş alt sektöre ayrılarak analiz edilmektedir. GFSM2001 ise kapsamı dolayısıyla ulusal ekonomiler genel yönetim alt sektörünü analiz etmektedir. Ulusal ekonominin alt sektörleri şunlardır.

a-Mali olmayan şirketler,

b-Mali şirketler,

c-Genel yönetim,

d-Kar amacı gütmeyen hane halkına hizmet sunan kuruluşlar,

e-Hane halkı.

 

Şekil 4

           

Bu beş alt sektör birlikte toplam ulusal ekonomiyi oluşturur. Ulusal ekonomi içinde kamu sektörü, Tablodan da görülebileceği üzere, genel yönetim artı devlete ait mali ve mali olmayan şirketlerden oluşur.

Kamu sektörü içinde, devlete ait mali ve mali olmayan şirketler dışarıya alındığında geriye kalan genel yönetim sektörüdür. Ulusal ekonomiyi oluşturan alt sektörler aşağıda kısaca açıklanmıştır.

4.1 Mali Olmayan Şirketler Sektörü

Mali olmayan şirketler sektörü, SNA93’te mali olmayan şirketler piyasa için ve kar elde etmek amacıyla mal ve hizmet üreten, ülkemizde reel sektör olarak ifade edilen, ekonomik girişimler olarak tanımlanmaktadır. Mali olmayan şirketler sektörü kendi içinde 1-Kamuya ait mali olmayan şirketler, 2- Ulusal özel mali olmayan şirketler ve 3- Yabancı kontrolündeki mali şirketler diye üç alt sektöre ayrılmaktadır.

Kamuya ait mali olmayan şirketler: Bunlar genel şirket politikası ve karar verme yeteneği devlet birimleri tarafından kontrol edilen şirketler ile doğrudan şirket olarak kurulmamış olmakla birlikte şirket gibi çalışan girişimleri kapsamaktadır. Devletin bir şirket üzerindeki kontrolü; oy hissesinin yarısından fazlasına sahip olarak veya hissedarların oy gücünün yarısından fazlasını kontrol ederek ya da yöneticileri atamak veya şirket politikasını belirlemek için, devlete hak veren özel bir düzenleme sonucu olarak sağlanabilir.

Devlet tarafından kontrol ve finanse edilen kar amacı olmayan, piyasa dışı mal ve hizmet üreten mali olmayan girişimler bu alt sektörde değil, genel yönetim alt sektöründe yer alır.

Ulusal özel mali olmayan şirketler: Bunlar devlet tarafından kontrol edilmeyen, özel girişimlerce kurulan bütün yerleşik mali olmayan şirketleri ve şirket benzerlerini içerir.

Yabancı kontrolündeki mali olmayan şirketler: Bunlar yerleşik olmayan kurumsal birimler tarafından kontrol edilen bütün yabancı şirketleri ve şirket benzerlerini kapsar.

 ESA95’te ise mali olmayan şirketler sektörü; esas olarak pazar için mal ve hizmet üreten ve dağıtım ve mali işlemleri sahiplerinden farklı olarak gerçekleşen kurumsal birimler ile mali olmayan şirket benzerleri olarak tanımlanmıştır.

Mali olmayan şirketler sektörü GFSM2001’de pazar için mal ve mali olmayan hizmetler üretmek amacıyla oluşturulan birimler olarak ifade edilmektedir.

4.2 Mali Şirketler Sektörü

SNA93’e göre mali şirketler sektörü, mali aracılıkla yakından ilgili yardımcı mali faaliyetlerde veya temel olarak mali aracılıkla meşgul olan bütün yerleşik mali şirketler veya mali şirket benzerlerini kapsar. Bunlar merkez bankası, mevduat şirketleri, sigorta şirketleri ve emeklilik fonları ile diğer mali aracılar gibi kuruluşlardır. Mali şirketler de, mali olmayan şirketler de olduğu gibi, kamu mali şirketleri, ulusal özel mali şirketler ve yabancı kontrolündeki mali şirketler olarak alt sektörlere ayrılır. Kamu mali şirketlerinin devlet kontrolünde olmasındaki kriter mali olmayan şirketlerdekinin aynısıdır.

ESA95’te mali şirketler alt sektörü, esas olarak mali aracılık ve mali yardımcılık faaliyetleri yürüten bütün mali şirketler ve mali şirket benzerleri olarak tanımlanmıştır.

GFSM2001’de ise, kapsamda yer almamakla birlikte, mali şirketler, pazar için mali hizmetler sağlamak üzere kurulan bütün kuruluşlar olarak ifade edilmektedir.

4.3 Genel Yönetim Sektörü ve Alt Sektörleri

SNA93’te devlet birimleri, belirli bir alan içinde diğer birimler üzerinde yasama, yürütme ve yargı yetkisine sahip, siyasi süreçlerle kurulmuş kamu birimleri olarak tanımlanmıştır. Bir devlet birimi, genellikle diğer birimlerden zorunlu transferler yolu ile veya vergi toplayarak fon oluşturma yetkisine sahiptir. Genel yönetim sektörü şunlardan oluşur;

a-Merkezi, eyalet veya yerel yönetim birimleri,

b-Devletin sosyal güvenlik fonları,

c-Devlet birimleri tarafından kontrol ve finanse edilen kar amacı gütmeyen kuruluşlar.

Sermayelerinin tamamı devlete ait olsa bile pazar için mal ve hizmet üreten şirketler ve şirket benzerleri bu sektör içinde sınıflandırılmaz. Genel yönetim sektörü dört alt sektöre ayrılmıştır;

a-Merkezi yönetim,

b-Eyalet yönetimi,

c-Yerel yönetim,

d-Sosyal güvenlik kurumları/fonları.[18]

Merkezi yönetim alt sektörü, merkezi yönetimi oluşturan kurumsal birimler ve merkezi yönetim tarafından kontrol ve finanse edilen kar amacı olmayan kuruluşları kapsar. Merkezi yönetim bütün ülkelerde, merkezi idarelerin gelir ve giderlerinin formüle edildiği yer olan bütçeyi ifade etmektedir. Esas olarak, merkezi yönetim kamunun asli ve sürekli hizmetlerini yerine getirmesi gereken kurumlardan oluşmakla birlikte, ekonomik örgütlenme ve hükümetlerin kamu politikalarıyla ilgili temel tercihlerine göre merkezi yönetimi oluşturan kurumsal yapıların sayısı ve çeşidi değişiklik göstermektedir. Bu şekilde tanımlanan kurumsal yapılara bağlı olarak çalışan ve üretilen hizmetin doğrudan merkezi kuruluşun ürettiği hizmet ile ilişkisi bulunan kurumsal yapılar da merkezi yönetim altında tanımlanmaktadır.

Eyalet yönetimi, ayrı kurumsal birimler olarak eyalet yönetimlerinden ve eyalet yönetimleri tarafından kontrol ve finanse edilen kar amacı olmayan kuruluşlardan oluşur.

Yerel yönetim alt sektörü yetkileri belli coğrafi alanla sınırlı olan yerel yönetim birimleri ile bunların kontrol ve finanse ettiği kar amacı olmayan kuruluşları kapsar.

Sosyal güvenlik kurumları alt sektörü ise, devletin bütün düzeylerindeki işletilen sosyal güvenlik kurumlarından oluşur. Yukarıda belirtildiği gibi, alternatif bir sınıflandırma olarak, sosyal güvenlik kurumları merkezi yönetimin içinde de sınıflandırılabilir.

Sosyal güvenlik fonlarına ilişkin veriler, aşağıdaki nedenlerden dolayı genel devlet kapsamına alınmıştır.[19]

-Devlet tarafından kontrol edilmektedir.

-Genellikle zorunlu katkı paylarını içermektedir.

-Karakteristik özellik olarak toplumun büyük bölümünü kapsamaktadır.

Söz konusu fonlara ilişkin veriler, devletin tam olarak rolünü ve ekonomik etkisini ortaya koymak için gereklidir.

Genel yönetim sektörü ESA95 ve GFSM2001’de de aynı şekilde sınıflandırılmış ve tanımlanmıştır.

 

Şekil 5

 

4.4 Kar Amacı Olmayan Hanehalkına Hizmet Sunan Kuruluşlar Sektörü

SNA93’e göre, kar amacı olmayan kurumlar, mal ve hizmet üretmek amacı ile oluşturulmuş yasal veya sosyal kuruluşlardır. Bunların kuruluş amaçları ve statüleri, onları kuran, kontrol ve finanse eden birimlere gelir, kar veya diğer mali kazanç kaynağı olmalarına izin vermez. Hanehalkına hizmet sunan kar amacı olmayan kuruluşlar sektörü, piyasa üreticileri olan kar amacı olmayan kuruluşlar ile devlet birimleri tarafından kontrol ve finanse edilen piyasa dışı kar amacı olmayan kuruluşlar hariç, bütün yerleşik kar amacı olmayan kuruluşları kapsar. Piyasa üreticileri olan kar amacı olmayan kuruluşlar mali ve mali olmayan şirketler alt sektörlerinden birinde; devlet birimleri tarafından kontrol ve finanse edilen piyasa dışı kar amacı olmayan kuruluşlar ise genel yönetim sektörü içinde yer alırlar.

Bu sektörde yer alan birimler iki grup altında sınıflandırılabilir:

a-İşçi sendikaları, profesyonel veya akademik birlikler, siyasi partiler, camiler ve dini topluluklar ve sosyal, kültürel, eğlence ve spor kulüpleri,

b-Diğer kurumsal birimlerden ayni veya nakdi gönüllü transferler ile finanse edilen hayır kurumları ve yardım kuruluşları.

ESA95’te kar amacı olmayan hanehalkına hizmet sunan kuruluşlar sektörü; “ayrı yasal birimler olarak oluşturulan hanehalkına hizmet sunan özel diğer piyasa dışı üreticilerden oluşur” şeklinde; GFSM2001’de ise kar amacı olmayan hanehalkına hizmet sunan kurumlar sektörü, “devlet tarafından kontrol ve finanse edilen pazar dışı mal ve hizmet üretenler hariç, bütün yerleşik kar amacı olmayan kurumlar” şeklinde, tanımlanmıştır.

4.5 Hanehalkı

SNA93’e göre hanehaklı sektörü bütün yerleşik hanehalklarından oluşur. Kurumsal birimler olarak tanımlandığında hanehalkları, kendi nihai kullanımları için üreten veya piyasa üreticileri olan hanehalkları tarafından sahip olunan şirketleşmemiş girişimleri içerir.

ESA95’te hanehalkı sektörü, tüketici ve girişimci olarak pazar için mal, mali ve mali olmayan hizmetler üreten kişileri veya kişilerin oluşturduğu grupları kapsar. Ayrıca mal, mali ve mali olmayan hizmet üreticileri olarak kişi ve grupların kendi tüketimleri için yaptıkları üretimleri de içerir. ESA95’te hanehalkı sektörü 1- İşverenler (kendi hesabına çalışan işçiler dahil), 2-Başkası adına çalışanlar, 3-Varlık geliri elde edenler, 4-Sosyal güvenlik güvencesi altında gelir elde edenler, 5- Diğer transfer gelirleri alanlar 6-Diğerleri olmak üzere altı alt sektöre ayrılmıştır.

GFSM2001‘de aynı yaşama olanaklarını, gelir ve varlıklarını paylaşan, belli tür mal ve hizmetleri ortak olarak tüketen kişilerin oluşturduğu gruplar olarak tanımlanmıştır.

4.6 Kamu Sektörünün Kapsamı

Kamu sektörü tanımı, ulusal ekonominin beş sektöre ayrılması sınıflandırmasına uymamaktadır. Çünkü, devlete ait mali şirketler, merkez bankası, yatırım bankaları, mevduat bankaları, sigorta şirketleri gibi kuruluşlar mali şirketler sektöründe; mal ve hizmet üreten kamu şirketleri de mali olmayan şirketler sektöründe sınıflandırılmaktadır. Devletin kendisi, genel yönetim sektörü içinde tanımlanmaktadır. Böyle olunca kamu sektörü tanımı genel yönetim artı devlete ait mali ve mali olmayan şirketlerin toplamından oluşmaktadır.

Devlet mali istatistikleri (Government Finance Statistics-GFS) kavramı ulusal ekonominin genel yönetim sektörüne ait verileri ile ilgilidir. Bu sektör içinde, daha önce de ifade edildiği üzere merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumları yer almaktadır. Bunlara devlete ait mali ve mali olmayan şirketleri eklediğimizde kamu sektörü tanımına ulaşmaktayız. Bu durumda istatistiksel raporlama açısından kapsam itibariyle iki tür raporlama ortaya çıkmaktadır. Birincisi genel yönetim kapsamına dahil kamu idarelerini içeren devlet mali istatistikleri, ikincisi ise kamu sektörü tanımına dahil birimleri içeren kamu sektörü istatistikleri. Birincisi devletin mali işlemlerinin ekonomideki ağırlığının ölçülmesi, mali ve ekonomik politikaların etkilerinin raporlanması ve kamu yönetiminde saydamlık ve hesap verilebilirlilik açılarından önemlidir. İkincisi ise özellikle Türkiye gibi kamu şirketlerini mali ve ekonomik politikalar için kullanan ülkeler için toplam kamu sektörünün dengelerinin izlenmesi açısından önemlidir.

4.7 Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) Açısından Genel Devlet Sektörü

            Avrupa Komisyonunda istatistiklerle ilgili bölümden sorumlu genel müdürlük olan Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Komisyona ve nihai olarak Konseye, yakınlaştırma kriterlerinde dikkate alınan aşırı bütçe açıkları yönünden karşılaştırılabilir istatistikler sağlamayı amaçlayan gerekli yapı ve prosedürleri ortaya koymaktadır. Eurostat, Komisyonun genel müdürlüğü olsa da teknik çalışmalarında bağımsızdır ve kullanılacak istatistiki metotlarda ilgide teknik kararları tek başına alabilmektedir. Bu bağlamda, Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü ve Eurostat’a farklı nitelikte sorumluluklar yüklenmiştir. Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü aşırı bütçe açıklarının ekonomik değerlendirilmesinden sorumlu olmakta ve böylece üye ülkelerin bir takım bütçe kararlarının ekonomik sürdürülebilirliği de ilgili yönlerinden sorumlu tutulmaktadır. Eurostat ise, aşırı bütçe prosedürüne ESA’nın ikinci baskısının metod açısından doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını değerlendirmek durumundadır.

Her üye ülke, Eurostat liderliğinde gözlemci olarak Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Merkez Bankası yetkililerinin de yer aldığı bir delegasyon tarafından en az bir kez ziyaret edilmektedir.

Üye ülkelerin mali otoriteleri, “yakınlaşma kriterleri” çerçevesinde Maastricht Antlaşması’nca öngörülen bütçe disiplini kuralları yoluyla büyük bir baskı altına girmiştir. Bu kurallar “kamu açığı/GSYİH oranı” için % 3 ve “kamu borcu/GSYİH oranı” için % 60 gibi bir üst sınır saptamaktadır.

Maastricht Antlaşması’nın göz önüne aldığı kamu açığı kavramı, efektif açık kavramıdır. Söz konusu bu açık, merkezi kamu yönetimlerinin, yerel yönetimlerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının yani kamu sektörü içerisinde genel devlet sektörünün açığını kapsamaktadır.

Dikkat edilirse, Anlaşma kamu açığı kavramını tanımlarken, (ticari malları da üretip satmaları söz konusu olduğu için) kamu işletmelerini de içeren “kamu kesimi” kavramını kullanmamıştır.[20]

5- 5018 SAYILI KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNUNDA KAMU SEKTÖRÜNÜN TASNİFİ

            Gerek uluslar arası mali kuruluşlar tarafından gerekse Türkiye-AB ilişkilerinde büyük önem arz eden katılım ortaklığı belgesi ve ilerleme raporlarında Türk mali sistemine ilişkin değerlendirmelerde;

            -Bütçenin kapsamının dar olduğu,

            -Mali kontrol sisteminin yetersiz olduğu,

-Türk mali yönetim sisteminin, mali şeffaflık, kamu sorumluluğu, maliyet verimliliği ve bağımsızlık konularındaki modern ilkeleri benimsemediği,

-Denetim sisteminde mükerrerlik ve boşluklar bulunduğu ve denetim standardının oluşmağı, şeklinde eleştirilere yer verilmiştir.

Kamu maliyesine ilişkin temel ilke ve esasları düzenlediği için “mali anayasa” olarak da adlandırılan 1050 sayılı Kanun da devletin gelir toplama, harcama yapma ve mal yönetimi ile ilgili temel hükümler yer almaktadır. Kanun 1927 yılından günümüze kadar çok az değişiklikle uygulana gelmiştir. 1050 sayılı Kanun uygulama hükümlerine ağırlık veren bir kanundur; devlet bütçesinin nasıl hazırlanıp uygulanacağı ve sonuçlandırılacağı, bütçe uygulamasında görevlilerin kimler olduğu ve sorumluluklarının neler olduğu, devlet mallarının nasıl yönetileceği ana hatları bu kanunda açıklanmıştır.

Kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmaları çerçevesinde kamu harcama sürecini daha hızlı ve sağlam esaslara bağlamak, kamu mali yönetim sistemimizde disiplin, hesap verilebilirlik ve saydamlığın, kamu kaynaklarının kullanılmasında etkinlik, verimlilik ve ekonomikliğin sağlanması, sistemdeki dağınıklığın giderilmesi amacıyla 24.12.2003 tarihinde 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu yayımlanmıştır.

Kanunun genel gerekçesinde; bu Kanun ile bütçe kapsamının genişletilmesi suretiyle bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılması, bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin arttırılması, mali yönetimde şeffaflığın sağlanması, sağlıklı bir hesap verme mekanizması ile harcama sürecinde yetki - sorumluluk dengesinin yeniden kurulması, etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve bu suretle çağdaş gelişmelere uygun yeni bir kamu mali yönetim sistemi oluşturulması öngörülmektedir.

1050 sayılı Kanun sadece Devleti, yani genel bütçe ile yönetilen teşkilatı kapsamaktadır. Devlet; yasama, yürütme ve yargı organları kapsamına giren kuruluşları içermektedir. Genel bütçeli kuruluşların ortak özelliği tümünün devlet tüzel kişiliği içinde erimiş olup, ayrı tüzel kişiliklerinin bulunmamasıdır. katma bütçeli ve özel bütçeli idareler (yerel yönetimler) kendi özel kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde bu kanuna tâbiidir (madde 118).

5018 sayılı Kanun da ise katma bütçeli idareler, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler de kanun kapsamına alınarak, kapsam ve bütçe türlerine göre idareler yeniden tanımlanmıştır. Bütçeler; genel bütçe, özel bütçe, düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi, sosyal güvenlik kurumu bütçesi ve mahalli idare bütçesi şeklinde yeniden belirlenmiştir (madde 12). Buna göre, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, genel bütçe kapsamındaki idareler (I sayılı cetvel), özel bütçe kapsamındaki idareler (II sayılı cetvel) ve düzenleyici ve denetleyici kurumlardan (III sayılı cetvel) oluşmaktadır. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ise merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşmaktadır.

 

Şekil 6

 

5018 sayılı Kanun tarafından yapılan tasnif kısaca değerlendirilecek olursa;

            Bu tasnifle ilgili olarak söylenebilecek ilk husus, katma bütçeli idarelerin kaldırılmış olduğudur. Bu idarelerin bir kısmı genel bütçe kapsamına dahil edilmiş bir kısmı da özel bütçe kapsamına alınmıştır. Yapılan bu işlem özü itibariyle doğru olsa da bu hükümle kanunla kendilerine tüzel kişilik verilen katma bütçeli idarelerin katma bütçe vasıflarının kalkıp kalkmadığı tartışmalıdır.

Kanunda döner sermayeli idarelerden hiç bahsedilmemiş Geçici 11. maddede ise “Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine bağlı olarak kurulan döner sermaye işletmeleri ve fonların bütçeleri, ilgili idarelerin bütçeleri içinde yer alır.

Bu Kanun kapsamındaki kamu idarelerinde kurulmuş döner sermaye işletmeleri ile fonlar, 31.12.2007 tarihine kadar tasfiye edilir.

Bu süre sonuna kadar döner sermaye işletmeleri ile fonların borç ve yükümlülüklerinin tasfiyesi için ilgili idarelerce gerekli tedbirler alınır. Bu süre sonunda varlıkları ve kadroları ilgili kamu idaresine devredilir.

Döner sermaye işletmeleri ve fonların tasfiyesine ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükümleri getirilerek döner sermayeli işletmelerin 31.12.2007 tarihine kadar tasfiye edileceği belirtilmiştir. Bütçe birliğini sağlamaya yönelik bu işlem de özü itibariyle doğru olmakla birlikte döner sermayeler başlangıçta beklenilenin çok üzerinde bağlı bulundukları kurumların bütçelerini aşan büyüklüklere ulaşmışlardır. Kamu hizmeti belirli sektörlerde sadece bu işletmeler tarafından yapılır duruma gelmiştir. Bu nedenle bu birimlerin tasfiye edilmesi sonucu doğabilecek boşlukların nasıl çözümlenebileceği önemli bir sorun olarak durmaktadır. Olaya basit bir özel gelir özel ödenek işlemi olarak bakılması durumunda önemli bir hata yapılır.

5018 sayılı Kanun ile ilgili çok sayıda eleştirilebilecek husus vardır. Ancak Kanunun en olumlu yanı kapsamın bu şekilde geniş ve uluslar arası standartlara uygun belirlenmesidir. Böylelikle 1050 sayılı Kanunu’na getirilen en büyük eleştiri bertaraf edilmiş olmaktadır. Ayrıca bu sınıflandırma uluslar arası standartlara (Ulusal Hesaplar Sistemi (SNA93), EU-Eurostat tarafından hazırlanan Avrupa Hesap Sistemleri (ESA95) ve IMF tarafından hazırlanan Devlet Mali İstatistikleri Elkitabı 2001 (GFSM2001).) Uyumludur.

Bu sınıflandırma ile ilgili 2 önemli eleştiri getirilebilir. Birincisi kapsama dahil düzenleyici ve denetleyici kurumlara getirilen çok sayıda istisna, ikincisi ise 2 sayılı cetvelde belirtilen özel bütçeli kurumlardan TRT gibi kurumların bu sınıflandırma da olmaması gerektiğidir.

 

[1] David N. Hyman ,Public Finance – A Contemporary Application of Therory to Policy, Fifth Edition, The Dryden Pres, Forth Worth, 1996, s. 6.

[2] Abdurrahman Akdoğan, Kamu Maliyesi (Ankara: Gazi Kitapevi Yayını, 2003), 29.

[3] G.H. Peters, Private and Public Finance, Fontana Intrduction to Modern Economics,Collins Sons and Co. Ltd,London,1975,s. 122.

[4] Halil Nadaroğlu, Mahalli İdareler, (İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.,Met/er Matbaası, 1986), 16.

[5] Nadaroğlu, Mahalli İdareler,s. 16.

[6] Akdoğan, Kamu Maliyesi,s. 30.

[7] Bekir Baykara, “Devlet, Kamu İdare ve Kurumları ve Mali Sistemleri,” Maliye Dergisi, no.117 (Mart-Aralık 1994): 83.

[8] Aykut Herekmen, Teoride ve Türkiye’de Parafiskal Gelirler, (Ankara: E.İ.T.İ.A. Yayınları, No:99/55, Sevinç Matbaası, 1972), s.5.

[9] Akdoğan, Kamu Maliyesi, s. 32.

[10] Akdoğan, Kamu Maliyesi, s. 32.

[11] Peter Donaldson, Guide to the British Economy, Fourth Edition, Penguin Books, Suffolk, 1977. s. 111-113.

[12] Sinan Sönmez, Kamu Ekonomi Teorisi (Ankara: Teori Yayınları, 1987), 1.

[13] T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı. Borçlanma, İç ve Dış Borç Yönetimi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, No:607, Ankara 2001, s.21.

[14] Ferhat Emil ve H. Hakan Yılmaz, 18. Maliye Kongresi  (Ankara: 2003), 4.

[15] Ferhat Emil ve H. Hakan Yılmaz, 18. Maliye Kongresi (Ankara: 2003), 21.

[16] http://www.hazine.gov.tr/stat/konsolidekamusek.htm

 

[17] Baki Kerimoğlu, “Ulusal Ekonominin Sektörel Sınıflandırılması ve Ulusal Hesapların Konsolidasyonu,” Mali Kılavuz Dergisi, no.22 (Aralık 2003): 31.

[18] Baki Kerimoğlu, “Ulusal Ekonominin Sektörel Sınıflandırılması ve Ulusal Hesapların Konsolidasyonu,” Mali Kılavuz Dergisi, no.22 (Aralık 2003): 34.

[19] Hülya Soylu, “Milli Ekonomide Genel Devletin Yeri ve AB Ülkelerinde Devlet Borç ve Açıklarını Etkileyen İşlemler,” Maliye Dergisi, no.144 (Eylül-Aralık 2003):101.

[20] Doç. Dr. Mircan Yıldız Tokatlıoğlu, Avrupa Birliği’nde Maliye Politikası ve Türkiye Açısından Bir Değerlendirme (İstanbul: Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti., Mart 2004), 78.